Hem tam diş eksikliğinde hem de kısmi diş eksikliklerinde kullanılabilen implant destekli hibrit protezler,hastalar için sabit protez rahatlığı sağlarken, hekimler için ise herhangi bir tamir ya da kontrol amaçlı yerlerinden çıkarılma kolaylığı sunuyor.
Hibritprotezlerin fonksiyonel, estetik ve psikolojik birçok avantaj sağladığını belirten Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Fenerbahçe Diş Kliniği Protez Uzmanı Dr. Dt. Kübra Yıldız Domaniç,hibritprotezler hakkında detaylı bilgi aktardı.
Hibritprotezler, farklı metal alaşımlarından yapılan altyapı üzerine akrilik kaide ve suni dişler ya da porselen dişler kullanılarak üretilen ve vida tutuculu olarak ağza yerleştirilen restorasyonlar olarak kabul görüyor.
HİBRİT PROTEZLER TAM DİŞ EKSİKLİĞİNDE KULLANILABİLİYOR
Hibritprotezlerin hem tam diş eksikliğinde hem de kısmi diş eksikliklerinde kullanılabildiğini ifade eden Bayındır Fenerbahçe Diş Kliniği Protez Uzmanı Dr. Dt. Kübra Yıldız Domaniç, “Hibritprotezler, orta ve ileri derecede kemik rezorpsiyonu olan hastaların kemik ve yumuşak dokularının tedavisinde, tümoral rezeksiyon sonucu çok fazla kemik kaybının olduğu dişsiz kretlerde, düzensiz alveolar kemik rezorpsiyonunda ve üst çene dudak desteğinin sağlanmasının istendiği durumlarda yapılabiliyor. Bu tip bir protezin yapımına karar vermede esas alınacak ilk kriter çene arası mesafe oluyor. Bununla birlikte dudak desteği, üst çenedeki yüksek gülme hattı, konuşma durumundaki alt çene dudak çizgisi de göz önünde bulunduruluyor” dedi.
HİBRİT PROTEZLER, SABİT PROTEZ RAHATLIĞI SAĞLIYOR
Zaman içerisinde teknolojik gelişmeler ile gerek altyapı, gerekse üstyapı materyallerinin seçiminde, üretim tekniğinde ve restorasyonun tasarımında alternatifler ile gelişmeler meydana geldiğini dile getiren Dr. Dt. Kübra Yıldız Domaniç, “Vidalar ile ağza yerleştirilen hibrit protezler, hastalar için sabit protez rahatlığı sağlarken, hekimler için ise herhangi bir tamir ya da kontrol amaçlı yerlerinden çıkarılma kolaylığı sunuyor. Hibritprotezler sayesinde iki farklı doku rekonstrükte ediliyor. Bu dokular ise diş eti ve çevre dokuları ile diş sert dokuları olarak biliniyor.Ekonomik açıdan uygun olan hibritprotezler, implant destekli sabit protezler ile kıyaslandığında hastalara birçok fonksiyonel, estetik ve psikolojik avantaj sunuyor.Hibritprotezler ile okluzal kuvvetler ile oluşan stresler azaltılabiliyor. İmplant destekli hibrit protezler; giriş yolu problemlerinin çözülmesi, restorasyonun pasif uyumu, restorasyonun marjinal sınırının temizlenebilecek alana taşınması ve ağız dışı yumuşak doku desteğinin ve estetiğin istenilen düzeyde karşılanması gibi sahip olduğu avantajlar sebebiyle tercih edilebilecek bir tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı sıra, gerektiğinde hekim tarafından protezin çıkarılmasının kolay olması, implantları birbirine splinte ederek çiğneme kuvvetinin tüm implantlara dağıtılması gibi avantajlara sahip olması büyük önem taşıyor. Ek olarak, implant destekli hibritprotezlerde akrilik materyali; maliyetin düşük olması, polisaj işlemlerinin ve gerektiğinde tamirinin kolay olması gibi avantajlarından dolayı tercih edilebiliyor” ifadelerinde bulundu.
HİBRİT PROTEZLERİN DÜZENLİ KONTROLÜNÜN YAPILMASI ŞART!
Hibritprotezlerde kullanılan materyallerin herhangi bir yan etkisi bulunmadığını söyleyen Dr. Dt. Kübra Yıldız Domaniç, “Ağız içerisinde kullanılan materyaller daha önceden çalışılmış doku dostu materyaller olduğu için herhangi bir yan etkisi bulunmuyor. Genellikle bazı metal alaşımları, titanyum, zirkonyum ve PEEK gibi güncel estetik alt yapı materyalleri kullanılıyor. Sonuç olarak, hibritprotezlerle kaybedilen gerek sert gerekse yumuşak dokular en iyi şekilde yerine koyulabiliyor. Estetik ve fonksiyonel açıdan tatminkar sonuçlar elde edilebiliyor. Hibrit protezin, klasik bir protez tedavisinden farkı bulunmuyor. Hastalara birbirini takip eden en az 5-6 seans uygulama yapılıyor. Protez yapımı bittikten sonra ayrıca kontrol seansı da uygulanıyor. Bu protezin ve implantların uzun dönem başarısı için oldukça önemli bir durum aslında. Hastaların 6 ile 12 ay arasında düzenli olarak kontrollerine gelmesi isteniyor” diyerek sözlerini noktaladı.